İlgili yasa ve reklam yönetmelik kurallarına uyularak ‘Şebnem Tacigut’un yaptığı çalışmalar sağlık tavsiyeleri içermez. Tedavi veya terapi kapsamında değerlendirilemez. Video ve yazılarımız bilinçlendirmek amacıyla hazırlanmıştır. Bir rahatsızlığınız olduğundan şüpheleniyorsanız aile hekiminize müracaat ediniz.
Frekans, Sevgi ve Gerçek Kendilik Üzerine Bir İçsel Yolculuk
Hayatımızda karşımıza çıkan her olay ve her insan, bizim için bir öğretmen niteliğindedir. Özellikle sevgi, insanın özünden gelen saf bir akış olarak görüldüğünde, sevginin derinliği ve anlamı üzerine düşünmek kaçınılmaz hale gelir. Sevgiyi sadece sahip olma arzusundan arındırarak, karşılıksız bir şekilde sevebilmek, gerçek olgunluğun ve farkındalığın göstergesidir. Bu yazıda, “Sen mutlu ol yeter” anlayışının ve sevginin derin anlamının iç dünyamızda nasıl bir yankı bulduğunu keşfedeceğiz.
Sevginin Frekansları ve İlişkilerin Dönüştürücü Gücü
İnsanların ve olayların hayatımıza girip çıkması, aslında bir tür frekans uyumsuzluğunun ya da uyumunun yansımasıdır. Bir seviye atladığımızda, yeni arkadaşlar ve yoldaşlar ediniriz. Bu yeni kişiler, bizim frekansımızla uyumlu oldukları sürece hayatımızda yer alırlar. Ancak, frekanslarımız farklılaştığında, bu insanlar ya da olaylar, hayatımızdan doğal bir şekilde çıkarlar. Bu, hayatın doğal bir döngüsüdür ve aslında bize hizmet eder. Eğer bu süreçleri anlayamaz ve kendimizi aldatılmış ya da terk edilmiş hissedersek, aslında seviyemizi düşürmüş oluruz.
Gerçek kendilik, tüm ruhların eşit olduğunu ve herkesin birbirine katkı sağlamak için geldiğini bilir. Bu anlayış, hayatımıza giren ve çıkan herkesi ve her şeyi bir ders olarak görmemizi sağlar. Her ne kadar bazı ilişkiler ve deneyimler zorlayıcı olsa da, bu süreçler aslında bizim olgunlaşmamız ve ilerlememiz için gereklidir.
Sevginin Gerçek Anlamı ve Olgunluğu
“Sen mutlu ol yeter” anlayışı, sevginin ne olduğunu ve nasıl yaşanması gerektiğini sorgulatır. Sevgi, bir sahip olma arzusundan ziyade, sevileni özgürce bırakabilme cesaretini taşır. Gerçek sevgi, karşıdaki kişinin mutluluğunu, kendi mutluluğundan önce koyabilme olgunluğudur. Sevgi, bazen gitmeyi, bazen vazgeçmeyi ve bazen de susmayı gerektirir. Bu, sevginin en saf ve en derin halidir.
İlişkilerdeki zorluklar, aslında kendi içsel frekansımızın bir yansımasıdır. Sevgi dolu bir ilişki yaşamak istiyorsak, önce kendi içimizdeki sevgiyi keşfetmeli ve bu sevgiyle barış içinde olmalıyız. Eğer içsel dünyamızda huzur ve denge yoksa, dış dünyada da bu huzur ve dengeyi bulmak zor olacaktır.
Karmik Döngüler ve Hayatın Öğretileri
Hayatın en önemli derslerinden biri, karmik döngülerin farkına varmak ve bu döngüleri tamamlamaktır. İnsanlar genellikle zorlandıkları ilişkilerden kaçma eğiliminde olurlar. Ancak, bu ilişkilerdeki dersleri almadan kaçmak, aynı karmik döngüleri başka insanlarla yaşamamıza neden olur. Bu nedenle, bir ilişkideki sorunları çözmeden ayrılmak, sadece o sorunların başka bir ilişkiyle tekrar karşımıza çıkmasına neden olur.
Özellikle uzun yıllar süren ilişkilerde, bu döngüleri tamamlamak ve tekamül etmek, hayatın önemli bir parçasıdır. İlişkilerdeki zorlukları kabul etmek ve bu zorluklarla yüzleşmek, ruhsal gelişimimiz için gereklidir. Ancak, bu demek değildir ki, zarar verici bir ilişkiye mahkumuz. Aksine, gerektiğinde sevgiyi yaşayarak ve içselleştirerek, bu ilişkilerden öğrenip, gerekirse sevgi dolu bir şekilde ayrılmayı bilmeliyiz.