İlgili yasa ve reklam yönetmelik kurallarına uyularak ‘Şebnem Tacigut’un yaptığı çalışmalar sağlık tavsiyeleri içermez. Tedavi veya terapi kapsamında değerlendirilemez. Video ve yazılarımız bilinçlendirmek amacıyla hazırlanmıştır. Bir rahatsızlığınız olduğundan şüpheleniyorsanız aile hekiminize müracaat ediniz.
İnsan Doğasının Nötr Işığı ve Sosyal Etkileşimlerin Rolü
İnsanoğlu dünyaya geldiğinde aslında nötr bir varlık olarak doğar. Doğal bir saflık ve denge hali içinde olan bu nötr varlık, zamanla çevresindeki etkilerle şekillenir. Bu etkiler; doğduğumuz yer, ailemiz, sosyal çevremiz, kültürel değerler ve yaşam koşulları gibi unsurları kapsar. Bu unsurlar, içimizdeki saf nötr ışığı doldurmaya başlar ve zamanla bu saflık kaybolur.
İçsel nötr ışığımızı kaybetmemizle birlikte, kendimizi ve diğer insanları farklı kategorilere ayırma eğilimimiz artar. Bu ayrım, bizi toplumda farklı statülere, rollere ve kimliklere yerleştirir. Ancak, bu farkındalıkla oluşan ayrımlar yanıltıcıdır. Allah her zaman der ki: “Her varlık aynadır ama ayrıdır.” Tasavvufta da belirtildiği gibi, her birimiz ilahi bir nefsten yaratıldık. Bu ilahi nefes, hepimizin özünde aynı nötr ışığı barındırır.
İnsanlar arasındaki bu farklılık algısı, özümüzdeki nötr ve eşit yaratılmışlığı gölgeleme eğilimindedir. Her bireyin ışık frekansı, varoluşun temelinde denktir. Bu eşitlik ve nötrlük hali, doğum anımızda mevcuttur ve doğumdan sonra çevremizle etkileşimlerimiz sonucunda değişime uğrar.
Toplumun ve çevremizin bize yüklediği kimlikler ve değerler, aslında bizim içsel ışığımızı örtmeye başlar. Bu süreçte, kendimizi ve başkalarını kategorilere ayırır ve farklı görmeye başlarız. Ancak bu ayrımların hepsi yanıltıcıdır ve aslında hepimiz aynı nötr ışıkla yaratılmışızdır.
Bu perspektiften bakıldığında, insanların doğum anındaki nötr ve eşit yaratılmışlığı, sosyal etkileşimler ve çevresel faktörlerle değişime uğrar. Bu değişim sürecinde, içsel ışığımızı korumak ve diğer insanlarla olan temel eşitliğimizi unutmamak, insanın manevi yolculuğunun önemli bir parçasıdır. Hepimizin içindeki nötr ışığı yeniden keşfetmek ve bu ışığı korumak, toplumsal barış ve uyumun anahtarıdır.